27 Kasım 2013 Çarşamba

DÖRT AYLIK GECİKMENİN ARDINDAN,GÜNLÜĞÜME DEVAM

Her mevsimin ayrı bir güzelliği var.










Bunları Güngör Soykan vermişti.Civcivler büyüdükten sonra,anacı iade etmiştim.
Küçükler büyüdüler,şimdi yumurtaya başladılar.






















BAYRAM ŞEKERLERİ

Civcivlerin doğumuna 6 gün kala,anaç tavuk yumurtaların üzerinden kalktı.Eşim yumurtaları kalın bir örtüye sararak güneşli bir yere bıraktı.Gündüz yumurtaları sıcak tutma sorununu çözdük ama gece ne yapacağız?Geceleyin yumurtaları ısıtmak için su akıtmayan poşetlere sıcak su doldurup yumurtaları bir beze sararak poşetin üzerine koyduk.Yumurtaların üzerine de içi sıcak su dolu poşet yerleştirdik.Poşetlerin içindeki suyu gece bir kere değiştirdik.Gündüz güneşte,gece sıcak su içinde bayramın birinci gününe kadar geldik.Bayramın birinci günü yumurtalar çatlamaya başladı.Bayram şekerleri doğmaya başladı.Son doğum bayramın ikinci günü gerçekleşti.13 tane bayram şekerimiz oldu.Civcivlere,Bayram şekeri adını kızım verdi.

Civcivlerin 2 tanesi kutu içinde sıkışarak sürüden ayrıldı.2  tanesi de,ben evde yokken bahçede kayboldu.Geriye kalan dokuz tanesi büyüdü,özgürce bahçede dolaşıyor.







Akçaabat'ın Kirazlık köyünün 2. ilkokulundan öğrencim olan Şaduman,eşi ve çocuklarıyla birlikte bayram da beni ziyaret etmeye gelmişlerdi.29 yıldır görüşmemiştik.Yıllar sonra öğrencimin beni unutmayıp ziyaretime gelmesine çok sevindim. 



Bayram şekerleri,benim korumam altında bahçede geziyorlar.




Öğretmen okuludan arkadaşlarım olan Abdullah Donk ve Yadigar Donk,tatilden dönerken beni ziyarete gelmişlerdi.Çay içip,sohbet ettikten sonra yollarına devam ettiler.



Bahçede ki hayvanlar grubuna kaplumbağada eklendi.


Bir arkadaşım Trabzon'dan taflan (karayemiş)  getirmişti.Yıllardır taflan yememiştim.Arkadaşın sayesinde taflan özlemimi giderdim.
Bahçeme taflan diktim ama hala meyve vermeye başlamadı.
Bahçeye dikilen fidanların,taflanın dışında hepsinin meyvesini gördük.






Bu yıl incir çok oldu.













Trabzon inciri.Marmara bölesinde yok denecek kadar az.
Fidanını Trabzon'dan getirip,bahçeye diktik.Bu yıl meyve verdi.




Trabzon inciri.




Japon gülü.


Her zaman bekçilik yapamadığım için civcivleri korumaya almıştım.
Gündüzleri burada,akşam olunca karton kutu içine alıyordum.




Bir arkadaşım salçalık biber getirmişti.Bu kadar işimin arasın da tek başıma ben nasıl salça yaparım?
Biberler bir hafta dışarıda bekledi.Çürümeye başladılar.Bu kadar bibere yazık olacak.
Biberi getiren arkadaş yardıma geleceğini söyleyince,Ben işe başladım.



Ormancı Yakup,beni ziyarete gelmişti.İş çok,neden geldin ormancı demiştim?


Biberleri temizledim,akşamdan haşladım.Sabahleyin posasını ayırmaya götürdüm.Akşama kadar bozulmasın diye biraz tuz ekledim.






Akşam olunca arkadaşım Hasan geldi.Salçayı kaynattık.Olgunlaşma aşamasından sonra kavanozlara doldurduk.


Kavanozları kazanın içine yerleştirip tekrar kaynattık.













İkisi birlikte uyuyorlardı.



Bayram şekerlerini arada dışarı çıkarıyordum.Büyüyene kadar ben onlara annelik yaptım.
Bize çok alıştılar.Elimizden yem yemeyi çok seviyorlar.Bahçede biz nereye gidersek,onlarda oraya geliyorlar.


Kızım mıhlama yapıyor.




Mıhlamanın üzerine tereyağı...







Ağustos ayı,evde yalnızım. İzzet Koç aradı."İstanbul'dan Osman abi geldi,sizleri görmek istiyorlar"dedi.Evde yalnız oduğumu söyledim.Buyurun gelin dedim."Yemek işini ne yapacağız"dedi.Siz gelin yemek işini ben hallederim dedim.
Arkadaşlarım eşleriyle birlikte geliyorlar.Mahcup olmamak için evi biraz topladım. Misafirlerim için taze fasülye yemeği yaptım.
Misafirlerim geldi.Masayı hazırlayıp,yemeğimizi yedik.Yemeğimi çok beğendiklerini söylediler.Bilmiyorum doğru mu söylediler.
Yemekten sonra çayımızı içtik.Misafirlerimi gönderdim.


Kedimin avcılığına diyecek yok.Farelere göz açtırmıyor.
Fareyi yakalayınca,bize göstermeden yemiyor.






Bu yıl, böğürtlenlerin olgunlaşması gecikti.
Böğürtlenler olgunlaştıkça toplayıp derin dondurucuya koydum.
Biriktirdiğim böğürtlenlerden,böğürtlen suyu yaptım.
Kışın her akşam iki bardak içiyorum.
























MUSTAFAKEMALPAŞA'DA ,29 EKİMDE CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜNE KATILDIM.



Salih Turgut,eşi ve oğlu ile bizleri ziyarete gelmişlerdi.


Tavuklara kümes yapmaya başladım.
Kümes bitti.Yeni resimleri sonra yükleyeceğim





Hava sıcaklığı düşmeye başladı.Geçen gece,kırağı olmuş bazı çiçeklerin ve pepinoların yapraklarını yakmış.
Hurmalar etkilenmesin diye bir ağacın hurmalarının hepsini topladım.



Bu gün 27 kasım,domatesler dalında duruyor.
Kırağıdan etkilenmesin diye üzerini kapattık.
Bu hafta sonunu atlatırsa Aralık ayında ,dalından koparıp domates yiyeceğiz.




Elmalar hala dalında duruyor.



Narları topladım.


Bu ağacın hurmasını toplamadım.



















Cevdet,Kumkadı köyüne balık yemeye davet etmişti.
Bizim şansımızdan o gün çok balık tutmuş.Balıkları temizlemiş.Biz gidince pişirmeye başladı.Balık pişirme yöntemi farklıydı.







Ormana kestane toplamaya gittik.
İlk gidişimizde kestaneler yeni olmaya başlamışlardı.Fazla kestane toplayamadık.Diğer gidişlerimizde Fazla dolaşmadan çok kestane topladık.
Topladığımız kestaneleri,akrabalara dağıtıyoruz.Aklımıza gelirse,misafir gelince pişirip yiyoruz.Unuttuklarımız da çürüyüp gidiyor.
Her akşam sobamız yanıyor ama kestane pişirmek aklımıza gelmiyor.



Hasan Subaşı.
Hasan Bey,emekli öğretmen.Bulgaristan'dan İstanbul'a gelip yerleşmişler.Uzun süre İstanbul'da öğretmenlik yapmış.Emekli olduktan sonra,Mustafakemalpaşa'nın Güveçdere köyüne yerleşmişler.İstanbul ile bağlantılarını kesmemişler.
Ailece görüşüyoruz.Çok iyi bir dost.











Davulga (dağ çileği,kocayemiş) çiçek açmış.Bu çiçekler seneye meyve olacak.


Bitkinin üzerinde olgunlaşmış meyveyi ve seneye meyve verecek olan çiçeği bir arada görmek mümkün.






Bunların üçü de orman ürünü.










Üzüm pekmezi yaptık. 











Kokulu üzüm.
Kokulu üzümden,üzüm suyu yaptık.

































Hiç yorum yok: