27 Temmuz 2011 Çarşamba

BÖĞÜRTLEN

YAŞAMAK

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından. 


Böğürtlenleri topladım.
Yıkayıp,buzdolabı saklama poşetlerine koydum.Derin dondurucuya yerleştirdim.
Bir gün sonra çıkarılacak.Çözülmesi beklenecek.Çözüldükten sonra,güzelce ezilecek...




 Hava çok sıcak, akşam üzeri böğürtlenleri toplayıp şarap yapmak için hazırlayacağım.

 Pepinolar da çiçeklenme çoğaldı.


 Yerli domatesi çok seviyorum.Sabah kahvaltısında masamdan eksik olmaz.Bu yıl gecikti.



 Altın çilek(Yer kirazı) fidanları büyüyor,umarım bahçede meyvesini de görürüz.

 Kara kabak.

 Kokulu üzüm.Evin önündeki çardak,çok üzüm var.İstediğim kadar şarap yaparım.
Gündüz ve gece altında oturması çok hoş.

Hiç yorum yok: